Türklerin insanlığa hediyesi :Karız Su Kanalları..!
Uzun zamandır gündeme taşımayı düşündüğüm bir konudan bahsedeceğiz.
“Tarih Baba” nın “beni de anlat” diyerek enkazları altına hapsedilen ve kadim Türk Medeniyetinin dünya insanlığına hediye ettiği büyük bir uygarlıktan ve bir mimarlık harikasından bahsedeceğiz.
Göçebe,barbar ve insanlıktan nasibini alamamış diye tanıtılan,anlatılan Türk Milletinin aslında medeniyeti yaratan topluluk olduğunu gözler önüne sereceğiz.Bu açıdan algılar ile kuşaklar arasında oluşturulan nefret tohumlarının önüne set çekecek ve Atatürk‘ün ifadesi ile “Türk genci ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde cesaret bulacaktır” ifadesini daha iyi kavrayacağız.Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadı olduğumuzu bir kez daha anlayacağız.
Neden mi bahsediyoruz..?
Prof. Oktay Sinanoğlu‘nun ifadesi ile “ Dünyada gelmiş geçmiş en büyük uygarlık Uygur Türklerine aittir.” dediği Doğu Türkistan’dan…
Konuya girmeden önce bir hatırlatma yapmak zorundayız…
Malum olduğu üzere son zamanlarda Doğu Türkistan ve Uygur kardeşlerimizin haklı davalarını, özellikle sosyal medya üzerinden anlatma gayretlerine şahit olmaktayız.Bu konuda “Türk Dünyasında Bir Karanfil Ağlıyor” başlıklı bir makale yazmıştım.İleride tekrar değinmek üzere düşüncelerimizi rölantiye almış ve Atilla İlhan‘ı ifadesi ile kendi ırkına ihanette sınır tanımayan %7’lik (sözde aydın) hain gurubun Uygur kardeşlerimize bakışını beklemiştik…
Neticede beklenen cevaplar geldi ve bazı Aydınlıkcı gurup ve üst düzey bazı Atatürkçü Düşünce Derneği üyelerinin tiksindirici ifadelerine şahit oldum.Onlara çok yakında, Türk Düyası’nın büyük Ozan ve şairlerinden olan Dedehan Hasan‘ın “Kıyam kıvılcımları” adlı eserinde geçen “Niye ağlamasın Ana Türkistan” ifadesi ile cevap vereceğiz inşaallah…
Gelelim konumuza..!
Komonist Çin, Arkeoloji ve tarihin nasıl tehlikeli bir silah olarak kullanabileceğini bildiği için,kendi açısından olumsuz sonuçlar doğuracağı şüphesi ile Doğu Türkistan’ın Türklerin ana vatanı olduğu gerçeğini saklamaya çalışmakta ve bölgeyi sömürme peşindedir.Bu bakımdan Uygurların üstün zekası ve tarım kültürü uzun yıllar dünya kamuoyundan saklanmıştır.
Bunlardan en belirgini ,dünya uygarlık tarihinin en önemli buluşlarından birisi Uygur Turfan bölgesinde yapılmış yer altı su şebekesi… Karız Su Kanalları...
Araştırmalar sonucu edinilen bilgilere göre;
* 5560 m yüksekliğindeki karla kaplı Tanrı Dağlarından gelen suyu +48-50 derece sıcaklıklarla kaplı vahaya yerin 100 m altından buharlaşmasını önleyerek taşıyan mimarlık harikası bir eser…Uygur Türklerinin mucizevi zekası…Türk tarihinin pek bilinmeyen günümüz nesillerinden gizlenmiş bir medeniyet şaheseri.
* Uygurların MÖ 500‘lü yıllarda Tanrı Dağlarının kar suyunu 60 KM uzaktan ve çölün altından Turfan Havzasına getirebilmiş olmasının sırrı bugün bile çözülebilmiş değil.
* Batılı tarihçilerin stratejik yalanlarını uygarlığın batıda olduğu safsatasını çökerten bir eser.Kanalların yön ve eğimlerinde ki kusursuzluklar,suyun belirli bir debide akışı Türklerin o dönemdeki matematik,fizik ve Mühendislik ilimlerinde ulaştıkları seviyeyi göstermektedir.
* Karız kanalları günümüzden tam 2500 yıl önce insanlığa böylesine mucizevi bir eseri hediye eden bir kavmi,’bozkırlarda göçebe barbarlar’ olarak adlandıranlara tokat gibi bir cevaptır.Bir kanal bir aileden bazen üç nesil boyunca kazılıyor. Onlardan birisi de Mim Hacı Kanalı.Çölün altını ağ gibi ören ve toplam uzunluğu 5000 KM yi aşan binin üzerindeki kanalla Turfan Havzasına yılda 200 Milyon M3 su taşınıyor.
* Karız sözcüğü lağım veya yer altından giden su kanalı anlamına gelmektedir. Karız, deniz seviyesinin altında kalan tarım alanlarına, köylere ve yerleşim merkezlerine su taşımaya yarayan yatay ve düşey yer altı su tünelleri, galerilerdir.
* Karız kanallarını inşa eden Uygur Türkleri, iklim ve coğrafyanın zorlayıcı etkisini, bilgi ve birikimleriyle ortadan kaldırmayı başarmışlardır.
* Kanallarının her birinde dik kuyular, yer altı kanalı, yer üstü kanalı ve barajlar bulunmaktadır. Yeraltı kanalları, bazen de onlarca kilometre uzunluğunda devam etmektedir. Uygur Türkleri bu kanalları inşa ederken işçiler, havalandırma sağlamak ve kazılan çamurları boşaltmak için 20-30 metre aralıkla dik kuyular açmışlardır. Kanallarda ki barajlar ise su miktarını ayarlayan su deposu işlevini görmektedirler.
* Kullanır durumda ki Uygur karızları, Tanrı Dağ’nın eteğinden 110 metre derinlikte başlayarak Turfan’a gelindiğinde 10 metre derinlikte sonlanmaktadır. Bu kanalların yaklaşık yerin 100 metre altına konumlandırılmasının nedeni, ortalama 40 derecelik çöl koşullarında sızıntı ve buharlaşmadan kaynaklanacak su kayıplarını en aza indirmektir.
* Karız kanalları, tamamen yer çekimi kuvvetiyle çalışmaktadır. Tünel içinde suyun akışı, son derece başarılı eğim hesaplarıyla sağlanmakta, böylece pompa gereksinimi ortadan kalkmaktadır.
* Bilim insanları, Karız kanallarının Çin Seddi’ne eş veya daha ileri bir mimari yapı olduğunu düşünmektedirler. Karız, 5000 kilometre uzunluğuyla 6000 kilometre olduğu tahmin edilen Çin Seddi’ne adeta meydan okumaktadır.
* Bu konuyla ilgilenen bilim insanlarına göre Karız kanalları, “insan yaratıcılığın doruk örneklerinden biridir. “ bu şaheser tarihi kanallar Batı merkezli Avrupa tarihçilerinin yazdığı gibi medeniyetin Avrupa’da başladığını palavrasını bugüne kadar topluma yutturmuşlardır.
* Çünkü bu eserlerin yapılış tarihi göz önüne alınırsa o yıllarda Avrupa hala ikel yaşamın içinde bocalamaktadır.Onlar Şeytan’ın dişi mi yoksa erkek mi olduğunu tartışırken, Uygur Türkleri dönemin en ileri teknolojisini hayata geçirmekle meşguldüler.
Sonuç olarak, günümüzden 2500 yıl kadar önce yerin yaklaşık 100 metre altına inerek 5000 km boyunda son derece ileri özelliklerde devasa bir yer altı tüneli inşa edebilen bir toplumu “M.S. 8 yüzyıla kadar göçebe yaşadılar, at binip kılıç sallamaktan başka hiçbir kalıcı uygarlık eseri yaratmadılar. “ diye suçlamak, kelimenin tam anlamıyla “İnsafsızlıktık..
En acı olan ise, bugün işgal altında bulunan Doğu Türkistanın özgürlük hareketini içimizde ki bazı hainlerin “Çin’de ki İslami ,gerici terör hareketi ” olarak yansıtmaları olmaktadır..
İlhan Nezor