“Kullanılma hakkımız Yüce Türk Milletine aittir…” (6)
Alparslan Türkeş ve arkadaşları tarafından teşkilat ve doktrin yapısı belirlenen Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi toplumsal ihtiyaçlardan doğan milli ülküler açlığını hissetmiş ve MHP Türk siyasetinde layık olduğu yeri almıştır.Hedefine Nizam-ı Alemi kurmayı ,vazifesine de İlahikelimetullahı yaymayı koyan hareket için zorlu süreç başlamıştı.Tarih enkazının ıssıs bir köşesine hapsedilen ve bir gün kendi dirilişine şahit olacak rüzgarı bekleyen yeni nesil akın akın ülkücü harekette yerini alıyordu.Şehadet özlemi ile dimağlar yanıp tutuşuyordu.Ruhi Kılıçkıran‘la başlayan bu efsane diriliş hareketi ardından yüzleri,binleri sürükledi. Ülkücü Hareket’in ilk günden beri mevcut düzenle olan savaşı, devlete hakim olan hainlerin emniyet işkence haneleri, cezaevleri, oligarşik mahkemeler ve dar ağaçları ile durdurulmaya çalışılmıştır.Şurası iyi bilinmelidir ki,mücadelenin asıl gayesini ortaya koyan ve Ülkücü Hareket’in “Milliyetçi Türkiye” ve “Nizam-ı Alem için iktidar olma” kararlılığını sergileyen bu savaşın sembolleri dar ağaçlarında “La ilahe illallah” diyerek Hakk’a yürüyen şehitleridir.
Şehit Mustafa Pehlivanoğlu‘nun Yusufiye zindanlarından anne ve babasına yazdığı ve adeta Ülkücü davanın kurumsal niteliği haline gelen o duygu yüklü mektup sanırım yukarıda anlattıklarımızı teyit eder niteliktedir.
“Sevgili Anneciğim ve Babacığım,
Sizler beni bu yaşa kadar büyüttünüz ve yetiştirdiniz. Benim sizlere karşı işlemiş olduğum hataları ve suçlarımı affedin. Hakkınızı helal edin. Ben sizlerin bir evladınız olarak, bugüne kadar Cenab-ı Hakkın ve Onun Resulünün, Yüce Peygamberimizin yolundan ayrılmadım. Alın yazımız böyle yazılmış. Kader ne ise onu çekeceğiz. Ben de kardeşim Haydar gibi bir an önce Allah’ın huzuruna çıkacağım. Eğer benim günahım varsa Cenab-ı Allah’ın huzurunda çekmeye hazırım. Yok, bir yanlışlık sonucu ölümüme karar verenler, idam edenler Allah’tan bulsunlar. Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa’lar ölür, Allah davası ölmez, milliyetçilik yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah’a inananlarındır.
Bunun için hiç üzülmeyin. Cenazemin arkasından ağlamayın, günahtır. Sizden ricam ağlamayın. Anne, sizlerle helalleşmek isterdim, fakat olmadı. Hakkım varsa, hepinize helal olsun, siz de helal edin.
Son olarak, abime, yengeme, yiyenime, bacıma selam eder, haklarını helal etmelerini dilerim. Nişanlıma da selam eder, Cenab-ı Allah’ın mutlu bir yuva kurması-için ona yardımcı olmasını dilerim.”
(Oğlunuz Mustafa)
“Eğer birileri bu kaos ortamında bizi kullanmak istiyorsa bu hakkımız yüce Türk Milletine aittir milletimize canımız feda olsun” diyen bir gençliğin artık kendisini sorgulama zamanı gelmiştir.Ülkücü davasını yaşamalı bilmeli,gelirse iktidara hak ederek gelmeli. Tarihinden aldığı binlerce yıllık birikimi “Lider-teşkilat-dontrin” bağlamında yeniden ele almalı ve Başbuğ‘un gösterdiği “Yeni Ufuklara doğru” yol haritasını belirlemedir….
İlhan NEZOR