” İnsanlık siyasete ve hilebazlıga esir mi teslim mi oldu..?”
İnsanlık kendini bildi bileli, güçlü güçsüzü eziyor. Haksız olan güçlüye karşı; haklı olmakta birşeye yaramıyor ve yetmiyor. Dünyadaki dengeleri haklar değil, güçler tayin ediyor.
Bu “güçlü olmaktan” yola çıkarak, siyaset terazisinde insan tartan, din tartan, dil tartan ve onlara kendi ideolojolerinin gramajiyla değer veren, sadece kendini ve kendi ırkını düşünen, sözde komünist ama aslı faşist milletler; emellerine amaçlarına ulaşmak için hertürlü kılığa giriyor, her türlü oyunu oynamaya da devam ediyor.
Bunun son örneklerinden bir tanesi, Çin hükümetinin arap dünyasına yaptığı siyasi hamle, insani yardım programı açıklaması. Adı “yardım” olarak geçtiği için, hemen insanlar tarafından pozitif algılanan bu açıklama, aslında Çin hükümetinin arap dünyasına; şefkat merhamet muhabbet ve hamilik algı operasyonundan başka birşey değil. Peki Çinin kendisi; aslında insanlık dışı uygulamalarla kendi hükmettiği topraklarda kendi halkına ve el koyduğu topraklar Doğu Türkistanın halkına zulm ederken, onların yeraltı yerüstü bütün mallarına el koyarken, onların namuslarını, dillerini, dinlerini, milliyetlerini hiçe sayıp; hatta soykırım yaparken, neden durup dururken buralara bu arap ülkelerine „İnsani“ yardımı yapmak istiyor. Çin’in hangi arap devletlerine ve neden yardım yapacağına bakalım. Yemen, Suriye, Lübnan ve Ürdün. Özellikle Yemen, Ürdün, Lübnan Çin’in Orta Asya’daki eli kolu ve maşası olan Iran siyasi hareketinin, bölüp parçalayıp emperyalist ve faşistlere, altın tepside sunmaya çalıştığı çok önemli stratejik ülkeler ve topraklar. Suriye ise; bütün dünyanın gücünü göstermeye çalıştığı bir savaş ve siyaset arenası. Lübnan’ı Akdenizde Ürdün’ü Kızıl Denizde Yemen’i ise; Hint Okyanusunda, gelecekte kendi kontrolündeki ticari limanlar olarak görmek isteyen Çin için 23 milyar dolar çok yüksek bir rakam değil ama; 23 Milyar bu 4 küçük arap ülkesi için çok iyi ve hatta çoook para…
Çin’in resmi kaynaklarının verdiği rakamlara göre nüfusu 10 Milyon (ETIC) Doğu Türkistan Information Merkezi’nin araştırmalarına göre ise 30 -35 Milyon müslüman uygur türkünün vatani, Doğu Türkistan’ın maddi ve manevi herşeyine el koyan sözde komünist, aslında emperyalist faşist Çin bir taşla değil ki iki, birkaç kuşu birden vurmak istiyor.
1- Arap dünyasına; Arapların sempatisini kazanıp ileride Akdeniz, Kızıl Deniz ve Hint okyanusundaki ticari limanlarla yapacağı hamlelere zemin hazırlamak
2- Islam aleminde; kendisi komünist olduğu halde, islam ülkelerine yardım eden insanlık hamisi bir Çin imajı vermek
3- Türk – islam Coğrafyasında; ” Vatanlarına el koyup Doğu Türkistan’a, (Özerk bölge, Yeni Vatan „Xinjiang“) adını vererek, yıllardır zulm ettiği müslüman uygur türklerine gelecekte yapacağı zulümleri, örtbas edebileceği yeni bir maske
4- Avrupa ve Amerikayla yaptığı ticari rekabette; dünyaya yardımseverlik edasıyla reklam yapabilme ve rakabet gücünü artırma fırsatı
5- İçerideki kendi halkına; Dünyaya ülkemizi tanitiyoruz, dış ticaret ve siyaset arenasındaki gücümüzü artırıyor ve çin halkını en güzeliyle temsil ediyoruz, mesajını vermek.
İyliğin ve yardımın, maske olarak kullanıldığı; insanların kendi dinleriyle ve kendi dilleriyle hatta Allah ile aldatıldığı bu gibi durumlarda acizane buradan insanlığa, islam alemine, türk-islam coğrafyasına seslenerek şunları ifade etmek isteriz. Zalimlik zirvesinde rakibi olmayan Çine karşı daha dikkatli ve daha temkinli olun.
Elbetteki yardım yapılmalı yapılsın..! İhtiyacı olan her yere, herkese, her ülkeye elbetteki yardım yapılsın ama; mazlum halkların haklarına el koyarak onların mallarıyla değil. Zaman, mekan ve insana göre siyasi stratejiler geliştiren Çin hükümeti, Doğu Türkistan’daki müslüman uygur türklerinin yeraltı ve yerüstü zenginliklerine el koyarak oradan elde ettiği dolarları “insanlığı aldatmak ve kendisine yeni siyasi ve ticari arenalar açabilmek” için kullanmamalı kullanamamalı ve de kullanamaz.
Doğu Türkistanda üretilen kıymetli ürünleri, çin malı standardına indirip, uygur halkını zor durumda bırakmasına engel olmak için de, çin mallarına karşı kampanyalar düzenlemeli ve alanları uyarmalıyız.
Hacca giden dünya müslümanları Harameyn’den dahi geriye döndüklerinde memleketlerine yurtlarına çin mali seccade, çin mali kokular, çin mali hediyeler alıp çin ekonomisine destek veriyorlar, bundan bari vaz geçsinler.
Gücümüz şuan Çine veya emperyalist güçlere yetmiyor olabilir ama onların güçlerine onların mallarını alarak bari güç katmayalım. Etrafımızdaki insanları uyarıp çin mali alımına karşı kampanyalar düzenleyelim.
Araplardan ve islam dünyasından ümidimizi kesmek istemiyoruz ama; Çinle yaptıkları anlaşmalara baktığımızda çokta yanımızda olduklarını söylemek kolayda değil. Suana kadar hep yanımızda olan Anadolu’nun müslüman türkleri oldu ve her zaman Doğu Türkistanın derdiyle dertlendiler, maddi ve manevi yardım ettiler. Bundan sonrada yanımızda olacakları ümidini asla yitirmek istemiyoruz.
Önümüzdeki günlerde Doğu Türkistanda yapılacak zulümlerin artacağı yönündeki emareler işaretleri alıyor ve daha da endişeleniyoruz.
(ETIC) Dogu Türkistan Information Merkezi Genel Başkanı
Abdulcelil Karakaş