Son Şehzade (Neziroğlu)
Mürekkebin akmadığı yerde kan damlar

Bolivar ikimizi taşıyamaz..! (1)




Ani gelişmeler ve hızlı gündem değişikliği yaşanan bir ülkeyiz.Bunda köklü bir medeniyet ve lider ülke olma yolundaki kararlılık önem arz eder.

Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Abdullah Gül‘ün gerek sosyal medya üzerinden ve gerekse basına verdiği beyanatlar kamu oyunda tartışılmaya başlandı. Tarafsız ve suskunluğu ile dikkatleri üzerine çeken Abdullah Gül’ün 15 Temmuz’da sivil direniş sergileyen vatandaşlara yönelik çıkartılan son KHK ile yargıdan muaf tutulmasını içeren teklife “muğlak” ifadesini kullanması adeta bardağı taşıran son damla olarak yansıtıldı kamu oyuna.

Elbette ki bir dönem Çankaya‘sına damga vurmuş bir devlet adamı olarak gündeme dair söz hakkı olacaktır.Konuşmayan-konuşamayan bir ülkenin demokrasisi nasıl gelişir..? Gül‘ün gündeme dair gelişmelere görüş beyan etmesi hedef tahtasına oturtulacak bir hadise olmaktan çıkarılmalıdır.

Ancaakkk..!

Konu devlet adamı olunca , öncesi ve sonrası yaşananların MR‘ını çekmeden sonuca ulaşılamaz. Gül , Çankaya’dan ayrılırken eşi Hayrunnisa Hanım‘ın açıklamaları olacakların habercisi gibiydi.Adeta bir yerlere işaret verircesine şu sözlerle ayrılıyordu Çankaya Köşkün‘den : “İntifada başlıyor…”

Gazeteci Murat Yetkin , 19 Ağustos 2014 akşamı Çankaya Köşkü’nde verilen veda resepsiyonunda Hayrunnisa Hanım’ın “çok kırgın olduğunu,turnusol döneminden geçtiklerini,özellikle bizim camia dedikleri İslami camiadan aslı astarı olmayan,kendilerini üzücü haberler yapıldığını…” belirterek ” Her şeyi biliyorum,şimdilik susuyorum  ama fazla susmayacağım; asıl intifadayı ben başlatacağım…” diyerek söyleşiyi bitirdiğini anlatmaktadır.(Radikal 20/08/2014)

Görünen o ki ; Gül çiftinin Çankaya‘da şahit olduğu bazı gelişmeler, onları “İntifada” yani “başkaldırı” yapmaya sürükleyecek kadar zor bir süreç içermektedir.

Almanya’nın Türkiye’ye karşı faşizan tavrı, Hollanda’nın saldırıları, ABD’nin Zarrab kumpası, Körfez ülkelerinin derin planlarına sessiz kalan Abdullah Gül15 Temmuz’da sokağa akın ederek Türkiye’yi ipten alan kahramanlara yargı muafiyeti getiren 696 sayılı KHK’nın 121. maddesi için “Muğlak” (anlaşılması zor, anlaşılmaz, çapraşık, karışık..) ifadesini kullanmasını düşünce ve ifade özgürlüğü bağlamında düşünmekle beraber , acaba “İntifadanın “bir parçası mı sorusunu da beraberinde getirmektedir.

Öyle ya, Türkiye‘nin “Beka” meselesinde bile sessizliğe bürünen Gül‘ün hiç bir anlam kaymasına yol açmayacak kadar sarih olan KHK‘yı anlaşılması zor, anlaşılmaz, çapraşık, karışık olarak topluma yansıtmasının bir karşılığı olmalı…

Tayyip Erdoğan‘ın yıllardır kader birliği yaptığı ve altın tepsi içerisinde “Kardeşim” diyerek Başkomutan makamına oturttuğu Gül‘ün , bu çıkışına zamanlamayı manidar bularak,Kılıçtaroğlu‘nun kayığına bindiğini ifade edip “Yazıklar olsun”  ifadelerini kullanması da son derece önemlidir.

Bu durum bana Kazım Karabekir Paşa‘nın Atatürk‘le olan dostluğunun “Paşaların Kavgası” adlı eserinde bir at hikayesi anlatarak  nasıl bittiğini hatırlattı : “Bolivar ikimizi taşıyamaz…”

Demek oluyor ki ; Ak Parti ve üstlendiği misyon “Türkiye Atı” artık iki kişiyi taşıyamayacak kadar zayıflamaktadır.

Devam edecek…

İlhan Nezor

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol