Son Şehzade (Neziroğlu)
Mürekkebin akmadığı yerde kan damlar

Asrın tehlikesi Şia Sapıklığı..!




Peşinen söyleyeyim..

Bahsedeceğim konuları yazıya dökerken çok zorlandım...Adeta küçük dilimi yutacak oldum.

ilk aklıma gelen ise son zamanalarda gençler arasında yükselişe geçen "Deizim" arayışları oldu.Sorgulayarak manevi bir arayış içerisine giren gençlerin , İslam Aleminde köklü reformlara imza atan , toplumsal genleri sosyolojik bağlamda değiştiren sözüm ona İslami(?) liderlerin dünya görüşleri...

Ne acıdır ki,adında "İslam" olan "İran İslam Cumhuriyeti"  ve onun , verdiği sapık fetva ve kitapları ile bilinen ruhani lideri Humeyni'den bahsedeceğiz.

Humeyni, 1962’de Şah Rıza Pehlevi’nin mollaların himayesinde olan geniş arazileri ve mülkleri devletleştiren toprak reformuna karşı çıkmasıyla tutuklandı ve ardından sürgün edildi.  1979, yılında Fransa’dan ülkesine dönerek  “İran Devrimi” nin ruhani önderi olarak ülkenin başına geçti.

Humeyni, İran’ın başına geçmeden önce birçok kitap yayınladı. Bu kitaplar, Humeyni’nin verdiği birbirinden ilginç fetvalarla doludur.

Öyle ki okuduğunuz zaman sarsılacağınız belki de insanlığınızdan utanacağınız fetvalar yayınladı.

Nikah kılıflı zina olan Muta'yı helalleştiren fetvalar yayınlayan Şia’nın ruhani lideri Ayetullah Humeyni, “Tahrir’ul Vesile” kitabında, benzer şekilde kişinin 9 yaşında bir kız çocuğuna şehvetle bakmasında, dokunmasında ve sarılmasında bir sakıncanın bulunmadığı, ayrıca kişinin eşiyle arkadan ilişkiye girmesinin helal olduğu” fetvalarını vermiştir.

Humeyni “Muhtarat Min Ehadis ve Hitabat” isimli kitabında, Hz. Peygamber’in tebliğ görevini hakkıyla yerine getirmediğini ileri sürmektedir. Humeyni açıkça, Hz. Peygamber’in tebliğ vazifesini (hâşâ) yüzüne gözüne bulaştırdığını iddia etmektedir.

Bu ve benzeri sapık düşünceleri maddeler halinde ve kaynakları ile inceleyelim:
 

1 = Rafizilerin imamı Humeyni nin zırvaları …

" Osman, Muaviye, Yezid gibi adamlara iktidar bahş eden Allah'a itaat etmek nasil mumkundur … ?

(Humeyni, Keşf-ul-Asar, s. 107)



2 = Şia’nın eski ve yeni imamları, imamların bilerek veya bilmeyerek hata yapmaktan, dalgınlıktan ve unutkanlıktan masum (korunmuş) olduğu inancında birleşmişlerdir. Onlara göre imamlık makamı peygamberlik makamından daha üstündür. Helal ve haram kılmada mutlak özgürlüğe sahiptirler.

(el kafi --Tashihu Akâidi’ş-Şia El-İmamiyye)



3 = el-Hukumeti’l-İslamiyye
( İslam Devleti ) isimli kitabında şöyle diyor : “ Şüphesiz imamların övgüye layık bir makamı, yüce bir derecesi ve kainattaki oluşum üzerinde etkileri vardır. Kâinattaki bütün zerreler, onların velâyetine ve yönetimine boyun eğer. Mezhebimizin temel inançlarından biri de, imamların, mukarrab bir meleğin veya gönderilmiş bir peygamberin ulaşamayacağı bir makama sahip oldukları inancıdır…



4 = Humeyni’nin : “ Allah Kur’an’ı sahabeden koruyamadı ” zırvası …

Humeyni “ El-Kur’an / Bab Marifetullah” kitabında “… içerisindeki ayetleriyle birlikte Kur’an, zaman içerisinde birçok tahrif eylemlerinden geçerek insanlara ulaşmıştır.” demektedir. “ Keşf’ül Esrar ” isimli kitabında ise “ Sahabe için Kur’an’dan ayet çıkarmak kolay olmuştur. Müslümanların Yahudilere ve Hıristiyanlara yönelttikleri tahrif suçlaması, şüphesiz sahabe üzerinde de sabittir ” demektedir.



5 = Humeyni yine “ Keşfu’l Esrar ” isimli kitabında “ Şunu vurgularız ki Kur’an’da yüzlerce ayet, imamlardan ve imametten bahsetmektedir. Ama bunu açık bir şekilde ifade etmemektedir” yazmaktadır

(Keşful Esrar, Sayfa 151 - Arapça Tercüme : Doktor Muhammed el-Bendari/Daru’lAmmar)



6 = Aynı kitapta başka bir mevzuda “ Şunu bilmeniz gerekir ki : Kur’an-ı Kerim’de Ali bin Ebi Talib a.s hakkındaki ayetler sayılamayacak kadar çoktur “ denir

(Keşfu’l esrar, Sayfa: 197)



Şia’nın büyük Ayetullah’ı Humeyni, hem Kuran’ın büyük bir bölümünün tahrif edildiğini savunmaktadır, hem de kendi yaptığı tüm tahrifleri, tefsir ve tevil adı altında gerçekleştirmektedir.



7 = Humeyni dahil Şii Ayetullahlar Kur’an-ı Kerim’in tertibinin değiştirildiği konusunda ittifak ederler. Onlara göre “ Kur’an’ın tertibi, mevcut Kur’an-ı Kerim’den farklı şekildedir. Hz. Mehdi geldiğinde onu da getirecektir ”. Bu çirkin görüşün, hiçbir ilmi değeri ve dayanağı yoktur.

Halbuki Yüce Allah c.c Kur’an-ı Kerim de : “ Zikri - Kur’an’ı - biz indirdik ve onu koruyacak olan da biziz” Hicr : 9 buyurmaktadır.



8 = Humeyni “ El-Hükümetü’l İslamiyye” isimli meşhur kitabında, 91.S… Objektif yay. İmamlarının meleki mukarreb, Nebiler ve Resullerden üstün olduğunu anlatır.

“ İmam için övülmüş bir makam vardır, âlemin hükümranlığı kâinatın tüm zerreleriyle imamların vilayetine ve egemenliğine boyun eğer. Mezhebimizin inanç gereklerinden bir tanesi de imamlarımızın bir makama sahip olması ve o makama ne yaklaştırılmış meleklerin, ne de Rasullerin, Nebilerin ulaşamamasıdır” ifadelerini kullanan Humeyni’nin, açıkça İmamların Hz. Peygamberden üstün olduğuna inandığı görülmektedir.

9 = Humeyni “ Keşful Esrar ” isimli kitabında ; “ Nebi’nin Kur’an da İmamet konusunu açıklamasından geri çekilmesinin sebebi, kendisinden sonra Kur’an’ın tahrif edilmesinden korkması ve Müslümanlar arasında ihtilafların şiddetlenip bununda İslam’a tesir etmesidir. Ve şu da apaçık görünüyor ki, eğer Nebi Allah’ın imamet konusunda ona vahyettiği tebliği yapmış olsaydı, şu anki İslam beldelerinde Müslümanlar arasında ki bu ihtilaflar ve münakaşalar patlak vermezdi ” demektedir.

(Keşful Esrar Sayfa 149 – 155)



Kendisini yakıştıracak yüce makamlar ihdas etmek için çırpınan devrim lideri,Peygamber s.a.v’i risalet vazifesini yapmamakla suçlayacak kadar küfür ve arsızlık içindedir.



10 = Humeyni’nin sapık inançlarından ve iftiralarından birisi de … Allah Rasulü s.a.v’in Peygamberlik görevini yerine getiremediğine inanmasıdır…

11 = HumeyniMuhtarat Min Ehadis ve Hitabat” isimli kitabında, Peygamber s.a.v’in tebliğ görevini hakkıyla yerine getirmediğini ileri sürmektedir. Humeyni açıkça,Peygamber’in tebliğ vazifesini (hâşâ) yüzüne gözüne bulaştırdığını iddia etmektedir.



12 = Humeyni’nin batıl akidesinden biri de : Allah’u Teala’nın ahirette görülmeyeceği inancıdır.

(Humeyni’nin Gorbacova mektubu ve şerhi : 87-88.s)



13 = Humeyni : “ Taştan veya kayadan bir şeyler talep etmek şirk değildir ” der.

Şiilerin sapkın adetlerinden birisi de, Şii bölgelerinde yaygın kabirlerin önünde gösteri yapmaları, ölülerden yardım ve medet talep etmeleri ve hatta kimilerinin kabirlere yönelerek secde etmeleridir. Kabirleri kutsayan Şia, ölülerin onların isteklerine karşılık vereceklerine inanmaktadırlar. Bu ise dinimizde apaçık şirk ve küfürdür.

Konu hakkında Humeyni, “ Batıl bir amel olsa bile taştan veya kayadan bir şeyler talep etmek şirk değildir. Sonra şüphesiz ki bizler Allah’ın kendilerine kudret verdiği İmamların ve Peygamberlerin mukaddes ruhlarından medet umuyoruz ” demiştir.

(Keşfu’l Esrar, Sayfa: 49)



14 = Humeyni, kabirleri kutsama ve onlara uzak yollardan gelip ziyaret etme gerekliliği konusunda fetvalar vermiştir. Bu fetvalardaki delillerin tamamı Peygamber s.a.v’e isnat edilen uydurma rivayetlerdir… Şia tarafından uydurulan bir hadiste, Peygamber Hz. Ali’ye der ki :

“ Ey Hüseyin’in babası, muhakkak ki Allah senin ve evlatlarının kabirlerini cennet mekânlarından bir mekân ve bahçelerinden de bir bahçe kıldı. Muhakkak ki Allah yarattıklarından kimilerini seçerek onların kalplerine sizin muhabbetinizi ve sevginizi ekti. Onları, sizin uğrunuzda eziyete ve zillete tahammül edenlerden kıldı. Onlar ki sizin kabirlerinizi inşa ederler ve Allah’a ve Resulüne yaklaşmak için sizin ziyaretinize gelirler. İşte onlar, benim şefaatime dâhil olanların ta kendileridirler. Ey Ali ! Kim sizin kabirlerinizi inşa ederse, ona yetmiş hacının hac sevabı isabet eder, tüm günahları silinir ve sanki annesinden yeni doğan gibi olur! Ben seni, bununla müjdeliyorum ve sen de sevdiklerini hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir aklın tasavvur edemediği bu nimetle müjdele! Bunun dışında sizin kabirlerinizi ziyaret edenleri, zina yapan kadının kınandığı gibi kınayanlar olacak, işte onlar ümmetimin en şerlileridir. Allah’a yemin olsun ki şefaatim onlara ulaşmayacak.”

(Keşful Esrar, Sayfa: 84)



Yukarıdaki hadisin uydurma olduğunu anlamak için alim olmaya gerek yoktur. Şii türbelerinin, camilerin ve hatta Kabe’nin yerine konulması için gereken bütün propaganda usulü kullanılmıştır. Uydurma hadiste, Hz. Ali sadece Hz. Hüseyin’in babasıdır - nedense Hz. Hasan’ın ismi unutulmuştur -, kabirler cennet mekanı kılınmıştır, türbe inşası teşvik edilmiştir ve bunun dine uygun olmadığını söylemek zina ile eş tutulmuştur.

15 = Şia dininde Allah’a, Rasulüne ve onun Ehl-i Beyt’ine atfen yalan uydurmanın çok kolay olduğu anlaşılmaktadır. Oysa gerçek olan şudur ki, ölümü hatırlamak ve ibret almak maksadıyla kabir ziyareti yapmanın dışında, Ali r.a kabirlere ve temsillere ( put ya da resimlere ) dua etmeyi men etmiştir.”

(Sünen-i Ebi Davud : 3/215)



16 = Şia bir kısmını kendilerinin tespit ettiği uydurma türbelere hac etmeyi en büyük ibadetlerden birisi olduğunu görmektedir. Hatta bazı Şii Ayetullahlar, o kabirleri hac etmenin, Allah’ın ve Peygamberinin emrettiği Beytullah’ı hac etmekten daha makbul olduğunu ifade etmektedir.

17 = Humeyni .. gücü yettiği halde hacca gitmemiştir …

Humeyni hacca gitmemiştir. Kendilerinde din adına yeni hükümler koyma ve insanları aforoz etme yetkisi gören Iraklı Şii ruhban Sistani gibi Ayetullahların birçoğu hacca gitmemiştir. Halbu ki Ehl-i Sünnet büyük bir özlemle hacca gitmeyi arzularken, Şii ruhban Ayetullahlar hiçbir engel olmaksızın hacca gitmemektedir.

18 = Şii mollaların gerek kitaplarında, gerekse de konuşmalarında, “ Meşhed (şehri) Kıblemiz Olsun ” veya “ Kerbela Kâbe’den Üstündür ”, “Hacc Yerine Kerbela’ya Gidelim ” gibi fikirlerini açıkça ifade etmekten çekinmedikleri bilinmektedir.

19 = Humeyni’nin aynı kitabında vahdeti vucutcu olduğu … İbni rabiyi, Farabiyi, İbni Sinayı ve Aristoyu övdüğünü de açıkca görürsünüz.

(Humeyni’nin Gorbacova mektubu ve şerhi : 33 … 90.s)


20 = Humeyni’nin sapık fetvalarından bir diğeri de : … Ay halindeki kadına dübürden yaklaşma fetvasıdır ..

(Tahriru’l Vesile hayzın ahkamı : 1.c.52.s)


21 = Humeyni’ninHz Fatıma’ya Cibril a.s’ın 75 gün boyunca vahiy getirdiği inancı … Humeyni bunu 2 Mart 1986 günü Hz Fatımanın doğum günü münasebeti ile verdiği bir konferansta usulü Kafi 228 nolu sahifeden naklederek anlatmıştır…

(İslam çağrısı dergisi nisan 86.sayı 34)


22 = Humeyni’nin takiyye inancı : … Şia ve Humeyni ye göre takiyye üç kısımdır.

Birincisi …… ; Takiyyeyi a’m…… Yani herkese karşı yapılan takiyye.
İkincisi …… ; Takiyyeyi has …… Yani sünnilere karşı yapılan takiyye.
Üçüncüsü … ; Takiyyeyi şeria … Yani Kendi aralarında, birbirlerine karşı yaptıkları takiyyedir.

Tahriru’l Vesile


23 = Humeyni’nin batıl fetvalarından birisi de … Namazı bozan şeyler babında ;

1 – Önden ve arkadan çıkan şey.
2 – Namaz da elleri bağlamak
… der.

Tahriru’l Vesile


24 = Humeyni lanatullahi aleyh der ki :

“ Şüphesiz Ki Ebû Bekir ve Ömer kafir’dir. Onları sevenler de onlar gibi kafirdirler … ”

(el-Meclisî Hakku’l-Yakîn : 522 – Humeynî Keşfu’l-Esrâr : 112)

Tacuddin El Bayburdi
 

Humeyni'nin yaşam süresi boyunca çok sayıda takipçisinden gelen sorulara verdiği yanıt niteliğindeki fetvaları İran'da Tahrir Al-Vasilah adlı dört ciltlik bir eserde toplanmıştır. Küçük Yeşil Kitap ise, batılıların bu dört ciltlik eserin içerisinden yaptıkları derlemeleri içermektedir. 

İŞTE O KİTAPTAKİ ŞAŞIRTAN FETVALAR:

Şarap ve öteki alkollü içecekler kirlidir (haramdır demek istiyor), fakat afyon ve esrar haram değildir.

Bira haramdır fakat bira mayası haram değildir.

Hayvanlar ile cinsel ilişkiye girilecek olursa hayvanın durumu hakkında verilen bilgiler. 

Eğer bir kişi, inek, koyun ya da deve ile cinsel ilişkiye girerse, hayvanın sidiği ve her türlü dışkısı kirlenir, ve sütü de aynı şekilde murdar sayılmalıdır. Hayvan en kısa zamanda öldürülmeli ve yakılmalıdır, hayvanla cinsel ilişkiye giren her kim ise, asıl sahibine hayvanın ücretini ödemelidir.

At, katır ve eşeğin eti tüketilmemelidir. Eğer bu üç hayvandan biri canlıyken bir insan tarafından tecavüze uğrayacak olurlarsa, en iyisi hayvanı şehrin dışına çıkarmak ve başka bir şehir ya da kasabada satmaktır.

Başka bir hayvanın dışkısını yiyen tüm hayvanlar murdardır. Bir insan tarafından tecavüze uğrayan ya da bir domuzun sütü ile beslenmiş koyunun dışkıları da aynı şekilde haramdır.

 Abdest hangi cinsel ilişki şekillerinde bozulur, eşcinsel ilişki sonrasında hangi şartlarda boy abdesti almak gerekir?

Cinsel ilişki esnasında, eğer erkeğin penisi bütünüyle, ya da sünnet derisinin bittiği yere kadar bir kadının vajinasına, ya da başka bir erkeğin anüsüne girecek olursa, her iki taraf da cenabet olmuş sayılır, bu eylem esnasında henüz ergenlik çağına girmemiş bile olsalar cenabet sayılacaklardır ve boy abdesti almaları şarttır. Eğer erkeğin penisinin sadece kafası kadının vajinasına girmiş ise, boy abdesti almaları şart değildir. Eğer bir erkek -Allah korusun- bir hayvan ile cinsel ilişkiye girecek olursa, sonrasında boy abdesti alması kaçınılmazdır.

Eğer bir erkek, karısı olmayan bir başka kadın tarafından tahrik edilir ve ilişkiye girecek olursa, ardından kendi karısı ile de ilişkiye girerse ve bu esnalarda terlemiş ise teri kirlidir o halde namaz kılmaması tavsiye olunur. Eğer bir erkek önce kendi karısı ile, sonra ise eşi olmayan bir başka kadın ile ilişkiye girecek olursa, o halde teri kirli sayılmaz, namaz gibi dinsel ibadetlerini yerine getirebilir.

 Hangi tür cinsel ilişkiler oruç bozar, hangileri bozmaz?

Eğer penis vajinaya çok derin olmayacak şekilde girecek olur, fakat boşalma eylemi gerçekleşmez ise, oruç bozulmaz. 

Eğer bir erkek, Ramazan'da sadece sünnet derisinin bitim noktasına kadar penisini vajinaya sokmaya niyetlenerek cinsel ilişkiye girecek olursa ise, bu esnada yanlışlıkla penisin daha fazla bir bölümü vajinaya girerse, ancak adamın niyeti kesinlikle bu değil ise, o halde oruç bozulmaz.

Eğer bir erkek, cinsel ilişkiye girmeye zorlanırsa, ya da oruçlu olduğunu unutup ilişkiye girerse, orucu bozulmaz. Ancak oruçlu olduğunu unutarak ilişkiye girmiş ise ve ya zorlanma hali sürmüyorsa, orucunu anımsadığında acilen ilişkiye devam etmeyi kesmelidir.

Eğer bir erkek, oruçluyken masturbasyon yaparsa, boşalması durumunda orucu bozulur, boşalmaz ise oruç bozulmaz. Eğer erkek oruçluyken istemsizce boşalacak olursa, orucu bozulmaz, fakat boşalmak için bilhassa istekli olursa bozulur.

 Cinsel ilişkinin hangi türleri gerçekleştirilebilir?

Eğer kadın adet döneminde ise, ilişkiye girilmesi tavsiye olunmaz, fakat erkek bu esnada penisini bütünüyle vajinaya sokmaz, sadece sünnet derisine kadar olan kısım girecek olursa bu sorun değildir. Yine de bu tip dönemlerde oral ya da anal seks yapmaları tavsiye olunur.

Eğer kadın, adet dönemindeyken erkek bütünüyle cinsel ilişkiye girmek isterse bu eylemin sonucunda belli bir miktar para ödemesi gerekir. 

Eğer kadın, adet dönemindeyken anal seks ya da oral seks yapılacak olursa, bunun neticesinde erkeğin herhangi bir para ödemesi gerekmez.

 Bir kız çocuğu kaç yaşından itibaren evlenerek cinsel ilişkiye girebilir? Hangi durumlarda ve ne şartlar altında boşanma eylemi gerçekleşebilir? Muta evliliği hangi şartlarda mümkündür? Çocuklarla muta evliliği yapılabilir mi?

Eğer bir kız, kendisi için iyi olana karar verecek kadar aklı erecek yaşa gelmiş ise ve bakire olmakla birlikte evlenmek ister ise, babası ya da dedesinin izinini alarak evlenebilir. Annesinin ya da ağabeyinin bu konuda söz hakkı yoktur.

Eğer bir kadın, kocası kendisiyle vajinal ya da anal yolla ilişkiye girmediği için boşanmak istiyorsa, adam boşanacağı karısına tazminat olarak çeyizinin yarısının bedelini ödemek zorundadır. 

Müslüman bir kadın, Müslüman olmayan bir erkek ile evlenemez, aynı şey Müslüman erkek için de geçerlidir ve Müslüman olmayan bir kadınla evlenmesi yasaktır. Ancak, her ikisi de Hristiyan ya da Yahudi bir kişi ile geçici evlilik yapabilirler. 

Eğer bir erkeğin annesi, kız kardeşi ya da kız çocuğu, daha sonra evlenemeyecekleri başka bir erkek ile oral ya da anal seks yapacak olurlarsa, bu iki erkek ya da ikisinden biri o esnada ergenlik döneminde olmasalar da, bu esnada kurban konumundaki kadın ilişkiyi ispat edemese de, o kadınla oral ya da anal ilişkiye giren adamın annesi, kız kardeşi ya da kız çocuğu varsa, öteki erkek ile evlenebilirler.

 İki erkeğin penetrasyon yaşanacak şekilde anal yolla cinsel ilişkiye girmelerinin cezası ölüm olarak belirtilmiştir fakat dört defa sınırı getirilmiştir, Dört defadan az gerçekleşmiş ise, kişi tekrar yapmayacağı ve kendisine hakim olabileceğini belirtise ya da daha fazla gerçekleştiğine dair dört şahit yok ise, topluluğun göreceği şekilde gerçekleşmemiş ise, ölüm cezası almayabilirler. Bir erkek başka bir erkeğe tecavüz edecek olursa cezası kafasının kılıçla kesilmesi, ardından el ve bacaklarının ateşte yakılmasıdır. (Bkz: Cilt 4, Sodomy başlığı)

 Aynı cilt ve başlık altında lezbiyen ilişkiye de değinilmiş, bu eylemi gerçekleştirenler yetişkin kadınlar ise 100 kırbaç vurarak serbest bırakılmalarını, ancak haklarında dava açılmasını söylemiştir. Kadın bir hakim dava sonucunda lezbiyenlere ölüm cezası verebilir, ancak daha hafif olan kırbaçlayıp bırakma cezasının hukuka daha uygun olacağı da belirtilir.

 Hem erkeklerde hem de kadınlarda, ilişkide olabilecekleri düşünüldüğü bir anda yakalanmaları durumunda, üzerlerinde kıyafet varsa eğer, çıplak yakalanmalarından daha farklı cezalar verilmektedir.

 Bir erkeğin karısı ile yatması, kadının ise bir bakire ile lezbiyen ilişkisinin olması durumunda, kadına kocasından bulaşan sperm tesadüfen bakireye bulaşarak kızı hamile bırakırsa, hele ki bakirenin bekareti de bozulmuş ise, her ne kadar kadınlar için bu suçun cezası recm olarak tanımlansa da bilhassa bakireye doğumdan sonra 100 kırbaç vurulmasının daha yerinde bir karar olacağı söylenmektedir.  

Eğer bir erkek, eşinin oğlu, erkek kardeşi ya da babası ile oral seks yapacak olursa, evliliği düşmez.

Bir kadın evli bile olsa, tıbbi bir tedaviye ihtiyacı olması durumunda doktor erkekse de önünde soyunabilir, ancak doktor bu durumda kadına sadece bakarak muayene etmelidir, dokunamaz. Eğer doktorun dokunması gerekirse, o halde kadını çıplak görmemesi gerekir.

Varsayalım ki bir kadın, ikinci evliliğini yaptı ve eşi olan adamın önceki evliliğinden bir oğlu, kadının ise bir kızı var ise. Bu çocuklar birbirleri ile evlenebilirler. Ya da adam, oğlunun evleneceği bir başka kızın annesi ile evlenebilir.

Eğer bir erkek, bir kadın ile evlenecek olursa, cinsel ilişkileri de sürmeye devam ediyorsa, o erkek o kadının emzirdiği bir kızla evlenemez.

Bir erkek, kendi annesi ya da büyük-annesi tarafından emzirilmiş herhangi bir kız ile evlenemez.

Bir erkek, eğer cinsel ilişkisi olan eşinin son adet döneminden sonra boşanmak isterse, boşanmak için kadının bir sonraki adet döneminin sonuna kadar beklemesi gerekir. Fakat adamın karısı henüz 9 yaşına basmamış ve hamile değilse istediği zaman boşanabilir.

 Eğer bir kadın 9 yaşına basmamış ise ya da 60 yaşında ve menapoza girmemiş ise, geçici evlilik yapabilir, ancak boşanmaları için iki adet dönemi kadar sürenin geçmesini beklemeleri gerekir. Kadının tekrar evlenebilmesi için ise 45 gün beklemesi gerekir.

 Tahrir Al-Vasilah bir fetva kitabıdır, daha ziyade Humeyni'ye çeşitli yollar ile ulaşarak kendi hayatları ile ilgili sorular soran insanlara karşı Humeyni tarafından verilmiş yanıtları içermektedir. 

CİNSİYET DEĞİŞİKLİĞİ

 Forumlarda gördüğüm kadarı ile her İran'lı bu kitabın içeriğindeki tüm bilgilere vakıf değil, daha ziyade dini hayatının merkezinde tutan İran halkı için tanıdık bir içeriğe sahip, bununla birlikte kitap hem İran'da basılmış olması nedeniyle ve Humeyni'nin düşüncelerini yaymak için kurulan vakfın baskıya hazırlaması nedeniyle resmi bir belge olarak da kabul görüyor.

 Kitabın içeriğinde Şia İslam devletinin resmi kurumlarının ve insanının gündelik hayatta kullanmaları için farklı konularda binlerce fetva hazırlanmış, bunların içerisinde mirasın nasıl paylaşılması gerektiğine dair sorulara verilen yanıtlara yer verilirken hermafroditlerin, yani doğuştan çift cinsiyetlilerin miras paylaşımı esnasında hak alırken kadın gibi mi, yoksa erkek gibi mi pay alacağı dahi izah edilmiş, ya da kendisini gerçekten karşıt cinsiyete ait hisseden kişilerin cinsiyet değişikliği operasyonu geçirmelerine de onay verilmiş, 

 Cinsiyet değiştirme ile ilgili 4. cilt, 493. syf'da verilen örnek hayli ilginç. Eğer karı ve koca cinsiyet değiştirirler ve karşı cinse geçerlerse, bu eylemi aynı anda gerçekleştirmemeleri durumunda evlilikleri düşmektedir. Fakat, eğer karı koca aynı anda cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirirlerse, istemeleri durumunda evlilikleri sürebilir, ancak kadın artık erkek olacağına göre erkek hukukuna, erkek ise kadın olacağı için kadın hukukuna göre davranmalıdır. Eğer boşanmak isterler ise, daha sonra başkaları ile evlenmeye izinleri yoktur.

 Öteki bir ilginç konu, 4.cilt, son maddelerde gözlenen, insanın başka bir gezegene seyahat etmesi ve orada farklı görünüme sahip bir canlı türü ile karşılaşması durumunda, karşılıklı eşleşerek üremeler ve evlenmeler mümkün ise bu konuda bir sorun hissetmeden evlenebilecekleri konusunda verilen fetvadır. Ancak evliliklerinin yapısını belirleyecek kuralların Şia mezhebinin hukukuna uygun olmalıdır.

 Müslümanları başta Hristiyanlar ve Yahudiler olmak üzere tüm öteki dinlerin mensuplarından daha fazla hak ve özgürlüğe sahip gösteren kitap, Ermenilerin yaptıkları ekmeğin yenmesinin dahi yasak olduğunu belirtmiştir. 9 yaşından küçük kızlarla evlenilebilecekse de cinsel ilişkiye girmenin caiz olmadığı söylenir, emzirme çağında dahi olsa cinsel şehvet ile avuçlanmalarının ya da cinsel ilişki dışında kocaları tarafından şehvet duygusu ile taciz edilmelerinde bir sorun olmadığı belirtilir.

 Tahrir Al-Vasilah tartışma yaratacak bir içeriğe sahiptir. Genel yapısı korunmakla birlikte, modern çağların meselelerine de içeriğinde değinilmeye özen gösterilmişse de, antik ve barbar bir topluma ilkel bakış açıları ile şekil vermeye yönelik yapısı da dikkat çekicidir.
  
İlhan Nezor




 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol