Son Şehzade (Neziroğlu)
Mürekkebin akmadığı yerde kan damlar

Bu dünyadan bir Ota Benga geçti..!

Şöyle bir empati kurarak başlayalım bu uzun soluklu yazı dizimize…

Bir gün çocuğunuzun kolundan tutup ve ona  “Bak evladım bugün seninle çok eğlenceli bir yere gideceğiz.Orada evrim sürecini tamamlayamamış ilginç insan tiplerine rastlayacaksın. Onlara biraz yem atar eğleniriz…” diye bir teklifte bulunduğunuzu düşünün bir an.

Evet bunu gerçekleştirmek hiç de zor değil.Bugün fiilen zor olsa da çok yakın bir döneme kadar bu isteğiniz gerçekleşmekte idi.

Asırlarca bize Batı’nın büyük bir medeniyet olduğu,çağdaş-muasır bir zirveye tırmandığı,bilim,sanat ve özgürlüklerin menşei olduğu yolunda söylemlerde bulunuldu.Her asırda dönemsel olarak birer kuşak bu şekilde yetiştirilmeye çalışıldı.Neticede,Tarih Şuurundan uzak ruhsuz bir yığın beyinler yetiştirildi ve kendi şah damarını kesen nesiller peydah oldu.Oysa batı dünyası , günümüzde bile ahlaken Orta çağ karanlığını yaşamaktadır.Çok değil insanlık tarihi açısından 100 yıl geriye gidersek en aşağılık uygulamaları Avrupa’da görmekteyiz.

Bu açıdan bakıldığında ve günümüz Batı dünyasında Tarih Babanın arşivleri arasına aldığı ibret vesikalarını gözler önüne serecek , başta Türkiye olmak üzere İslam Alemine atılan iftiralara görsellerle destekleyerek oluşturulmak istenen algıları çürüteceğiz…

Ne acıdır ki ,bugün müfredat proğramımız hala batı medeniyetinin muasırlık zırvaları ile doludur.Avrupa’da artan Müslüman-Türk karşıtlığı tesadüfi değildir.Oysa milli Eğitim Bakanlığı , Avrupa medeniyetler tarihini bizlere Rönesans , aydınlanma , muasır medeniyetler gibi ucu açık ifadelerle anlatmak yerine şimdi anlatacağımız kirli yüzünü müfredatına ekleseydi batının o karanlık yüzünü deşifre edecekti.Batıya şirin gözükmek adına anlatacağımız utanç manzaraları resmi tarihimizde yer almamaktadır.

Oysa bugün Türkiye‘yi sözde Ermeni yasa tasarısı ile dünya kamuoyu önünde yargılamak isteyen başta Almanya olmak üzere Avrupa devletlerinin soykırımdan daha aşağılık tavırlarını çok değil 1900 lerin başlarındaki vahşiliklerini sergileyerek başlayalım…

Bundan elli beş yıl öncesi…

Belçika,Hollanda,İspanya,Macaristan,Almanya,İsveç,İtalya ve ABD’nin bir çok kentinde 1870 den 1960‘a kadar Afrika‘dan getirilen insanlar etrafı dikenli tellerle çevrili Hayvanat Bahçelerinde teşhir ediliyordu.Afrika’dan kaçırılan, satın alınan ya da hayatta kalmaktan başka seçenekleri kalmadığı için hayvanat bahçelerinde sergilenen insanların dramını vuralım yüzlerine.On binlerce Afrika‘lı insan, beyaz ırkın keyfi için hayvanat bahçelerindeki gibi dikenli çitlerle bölünerek sergilendiler yıllar boyu. Düşünmesi bile insanı ürperten bu organizasyonlar uzun yıllar boyunca toplumsal bir gerçeklik olarak varlıklarını sürdürdü. Yüzyıllar önce değil, bilinen son insan hayvanat bahçesi 1956 yılında bugün bizlere düşmanca tavır sergileyen,bölücü başı bebek katilinin posterleri ile parlemento binası önünde Türkiye’ye karşı tavır alan Belçika’ dır.

Özdemir Sabancı cinayetinin sanığı Fehriye Erdal‘ı çeşitli argümanlar ileri sürerek Türkiye‘ye teslim etmeyen ve insan hakkı dersi vermeye çalışan Belçika‘nın tarihinde ki o karanlık sayfalardan bir kesit sunacağız tarihe not düşmek adına.

Aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın.

afrikalia

Fotoğraftaki adam, kendisi gibi köle olan ve “yeterince kauçuk toplayamadığı için”cezalandırılan 5 yaşındaki kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakıyor.Bir din adamı tarafından gizlice çekildi.

Bir başka fotoğraf;

3

Peki burası neresi ve bu masum insanlar kimler?

1900′lü yılların başında, Belçika Kralı II. Leopold’un Afrika’daki sömürgelerinden biri olan Kongo…

1885 – 1908 yılları arasında hüküm süren Afrika‘da ki hakimiyeti süresince 6 milyon cinayet ve sayısız işkencelerle tarihteki yerini alan Belçika Kralı İkinci Leopold,özellikle Kongo‘da 1890-1905 arası milyonlarca insanı öldürdü.Köle olmak istemeyen çocukların elleri ve ayaklarını kestirdi.O kadar ileri gittiler ki, Belçika askerleri kendi aralarında kesilmiş el ve ayak kolleksiyonu yapıyorlardı. 20 milyon Kongo nüfusu soykırım neticesinde 8 milyona düştü.

Belçika Kralı İkinci Leopold bir “sömürge” imparatorluğu kurma hayaline kapılıp adamlarına Kongo‘yu işgal ettirmişti.Afrikalılar üzerinde dünya tarihinin en korkunç işkenceleri bu dönemde yapıldı.Günümüzde özellikle İslam dünyasında yapılan katliamlara ses çıkartmayan Batı o yıllarda da aynı tutumunu sürdürdü.1897‘de genç bir memur tarafından ortaya çıkarılan bu katliamlar belgelenmesine rağmen diğer Batı ülkeleri tarafından ses çıkmadı ve Leopold ile işbirliği yapanlar cinayetlere tepkisiz kaldılar.Öyle ki daha da ileri giderek Belçika Kralı II. Leopold‘u Berlin Konferansı‘nda “Kongo’nun Hakimi” olarak kabul ettiler.Daha sonraki yıllarda Belçika Başbakanının “İnsanlara limon muamelesi yaptı, suları bitinceye kadar sıktı ve sonra bir kenara fırlattı.” dediğine şahit olacağız.

Leopold_ii_garter_knight

(Belçika Kralı II. Leopold)

Peki bitti mi..? Hayır..! Gözü dönmüş Batı dünyası masum Afrikalı‘lar üzerinde sadist işkencelerine devam ettiler.

Yine Kongo‘da ,lastik ve fildişi ticareti için zorla çalıştırılan milyonlarca kişinin dışında boş duran çocukları da çalıştırmak için üç ayrı koloni kurdular.Kadınları ve çocukları esir alan sömürgeciler, köyün erkeklerine de belirli bir kota veriyorlar ve bu miktarı getirmelerini istiyorlardı. Kocalar belirtilen miktarda kauçuk ile dönmedikleri takdirde “Chicotte” denilen “Hipopotom ” derisi ile yapılan kırbaçlar ile dövülüyor ve çocuklarının elleri kesiliyordu. Askerler arasında ‘kim daha fazla el ve ayak toplayacak’ gibi yarışmalar yapılıyordu…

BXBkOPZ

Bu alçak bu şerefsiz batılıların utanç vesikalarını anlatmaya devam edeceğiz.Ancak tam bu noktada önemli bir tespitte bulunmak zorundayız.

Bugün Avrupa‘lı parlamenterlerle içli dışlı olup, sözde Ermeni yasa tasarısını onaylattıran Karen‘in çocukları yerli hain,işbirlikçilere ve dostları Avrupalı sözüm ona aydınlarına şunu hatırlatalım…

Ermenilere “soykırım yaptı” denilen Osmanlı ,bırakınız soykırımı zorunlu tehcir (yani göç) esnasında Ermenileri sağ-salim kavuşturmak için asker görevlendirmiş ve çeşitli sebeplerden dolayı göç esnasında ölen Ermeniler olmuştu.Bunun üzerine Osmanlı yeterli önlemi almadınız diyerek bine yakın askerini cezalandırmıştır.Ayrıca kölelere Avrupa’nın yaptığı işkenceleri asla ve kat’a yapmamıştır .Köleleri kendi yediğinden yedirip, kendi giydiğinden giydiren, şefkatle muamele edip para karşılığı çalıştıran ve sonunda özgürlüğünü veren Osmanlı’yı gözü dönmüş gibi eleştirenler milyonlarca Afrikalı’yı insanlık dışı muamelerle kişiliksizleştirdi, yer altı ve yer üstü zenginliklerini tüketene kadar gasp etti ve korkunç yöntemlerle insanlarını katlettiler.

Tekrar konumuza dönüyoruz;Yer bu sefer Fransa…

“Vahşi insanlar,ilkeller,insana benziyorlar,insanoğluna en yakın varlık galiba…” diyerek katekorize edildiler yıllarca.Adeta hayvan gibi seçilip kafese konuldu zavallı Afrikalılar...

Hatta bazen öyle ileri gittiler ki,levhalara ” lütfen yiyecek vermeyin,daha önce beslendiler” notunu da düşmüşlerdi.

İnsan-Hayvanat-Bahçesi

Tarihe dikkat edin,1931‘de Paris’te Eyfel‘in altında açılan insan hayvanat bahçesini 34 Milyon kişi gezmiş.

7_Human-zoo

Aşağılık Fransız‘lar bu kadınları Paris hayvanat bahçesinde değişik vücut hatları yüzünden tutuluyordu. Beyazlar bunların kalçalarını görmek için ziyaret ediyorlardı.

Burası da Faşist Nazi Almanya‘sı ;

11_Human-zoo (1)

Anne ile oğlu bir Afrika’lı kadın.tel örgüler arasında adeta bir hayvan gibi sergileniyor.öyle ki, bazı Almanlar mikrop riskine karşı ağızlarına bone bile takmışlar.

Nasıl olur da insanlar dünya tarihinin en büyük zulümlerinden biri olan bu akıl almaz vahşeti başka bir insana uygulayabilir ? Nasıl olur da masum çocukların elleri ve ayakları bir kaç kilo kauçuk için kesilebilir?

Bu ve benzeri soruların cevaplarını ve Ota Benga o acıklı hikayesini ikinci bölümde anlatacağız.

İlhan NEZOR

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol