Yazımızın başlığı ne kadar korkutucu ve iğrenç değil mi ?

Ancak neylersiniz ki, bahsedeceğimiz konuyu ve vehametini anlatabilmek için başka seçenek bulamadık.

Kimse kıyametin kopmasını beklemesin.

Son yüz yılda ve özellikle çeyrek asırdır tağuti paganist medeniyetlerin yaktığı bir “Kıyamet Ateşine” şahit olmaktayız ister istemez.

Ortaçağ karanlığına gömüldüğü yalanı ile yüzleştirilmeye çalışıldığımız Engizisyon, akredite edilip her gün başka bir yüzüyle  sunuluyor bizlere.Sn Dilipak’ın dediği gibi “Birileri bizim kan ve göz yaşlarımız üzerinden kendilerine iktidar ve servet üretiyorlar.”

Ve biz kendi medeniyet bilincimizden uzaklaşmanın faturasını ağır bir biçimde ödemeye devam ediyoruz.

Farkında değiliz bizden kopup gidenlerin…

Sanal bir dünyada “Beğen” tuşuna basmakla karşı tarafın “Mutluluk Hormonlarını” tatmin etmeye daha ne kadar devam edeceğiz?

“Islık Sesi” ni duyuyoruz ama ne olduğunu, ne manaya geldiğini bilemiyoruz. Oysa Sam Amca’nın çocukları bunu iyi biliyor ve “Böyle şeyler küçükken kafası ezilmeli” diyerek eziyor.

Nedir bu “Islık Sesi?”

Mossad Ajanları arasında sıkça anlatılan bir hikayedir:”Çölde yaşayan ve hiç tren görmemiş demiryolu raylarının yanında oturan bir adamla ilgilidir .Adam yaklaşan trenin sesini duyar.Ama ne olduğunu anlayamaz.Sonunda büyük bir şeyin ona doğru yaklaştığını görür.Trenin ne olduğunu bilmediği için yerinde durur ve tren ona çarpar.Her nasılsa ölmez.Hastanede bir süre kaldıktan sonra eve döner ve arkadaşları ona  bir parti düzenlerler.Birisi çay yapmak için ocağa demlik koyar.Adam, kaynayan suyun ıslığını duyunca hemen eline baltayı alır ve mutfağa koşarak demliği parçalar.Bunu neden yaptığını soranlara da :”Şunu söylememe izin verin.Bu şeyleri küçükken öldürmek gerekir“der.

Hatırlar mısınız! Kumsalda kardeşleriyle oynayan masum  Filistin’li çocukların adeta büyük bir tehlikeymişcesine havadan nokta atış yapılarak paramparça edilmelerini?

Ve sonra şu çığlığı duydunuz mu roketleri ateşleyen ağızdan “Vaaaavvvv Okey  ha ha haa“

Görev tamamdır artık.Üsse dönülebilir.”Islık Sesi” duyulmuş ve fazla büyümeden “imha” edilmiştir.Çünkü öyle emrediyordu Sam Amca.

“Politikada hiç bir şey tesadüfi deyildir” diyordu Eisenhower.”Eğer bir şey vuku buluyorsa bilinsin ki o daha önceden tasarlanmıştır” diyerek tamamlıyordu cümlesini.(1953-1961 ABD Bşk)

Evet,yarım asırdır özellikle son çeyrek asırdır yapılan bu tecavüzler tesadüfi olamaz.Birinci Körfez Harekatı sonrası ABD komutanı Colin Powel ne demişti: “Artık ABD Ordusu yakın bir zamanda okyanus ötesi harekatlara çok sayıda askeri yığınak yapmayacak.Rejimini değiştirmek istediğimiz ülkelerde etnik özgürlük hareketlerini destekleyeceğiz“

Yine o dönemin İçişleri Bakanı Conzolida Rice bu açıklamayı destekler mahiyette “İsteseniz de istemeseniz de Ortadoğuda 22 Arap Ülkesinin sınırlarını değiştireceğiz” diyordu.Şimdi gelinen nokta ortadadır.“Arap Baharı” yalanıyla “Kaotik Düzen” oluşturmak ve gerekirse işgallerini haklı çıkarmak.Çünkü tesadüflere asla yer olmamalı…

Peki ya sonuç?

Demokrasi…Özgürlük…İnsan Hakları…Öyle mi?

Güldürmeyin insanı..!

Sonuç ortada:”BABAMI ÖLDÜRDÜ SONRADA KIZ KARDEŞİME TECAVÜZ ETTİ”

Irak’ı işgal eden Saldır Coo çetesinin köpekleri İngilizce bilmeyen bir çocuğun eline “Lcpl Beadraux killed my Dad then he Knocked up my sister!”…”Çavuş Beadraux babamı öldürdü ardından kız kardeşime tecavüz etti.” yazılı bir pankartı tutturarak onunla savaş hatırası fotoğrafı çektiriyordu.

Ne acı değil mi? Biz Ramazan sofralarımızda Cola Coke’mizi yudumlarken daha dün dört yüz yıl Valilikle yönettiğimiz coğrafyada kardeşlerimize tecavüz ediliyordu.

Bir başka yazımda da değinmiştim yeri gelmişken hatırlatmakta istiyorum.

Yer yine Irak…Şehir Sammara…

Sammara şehrinin tarihide çok ilginçtir.Abbasi Halifesi Haçlı Seferlerine karşı ordusunu Türk’lerden seçiyordu.Şehvetli Arap kadınlarından korunmak için Sammara’yı sadece Türk Askerleri için oluşturulduğunu söyler tarihçi Kadir Mısıroğlu…

işte bu Türk beldesinde şimdi de Samara’lı bir Iraklı’nın göz yaşları içinde anlattığı bir olayı dinleyelim:

“ABD Askerleri 15-20 yaşlarındaki 30 kızımızı toplayıp kamyonlarla bilinmeyen bir yere götürdüler.Daha sonra kızları Irak’lı bir kamyoncu getirdi.Halleri çok perişandı.Hepsine tecavüz etmişler.O gece bu kızlardan 12 kişi intihar etti.Amerikalı’lar en küçük yaştaki kızı üst rutbeli subaylarına sunmuşlar.Rütbe sırasına göre kızları aralarında paylaşmışlar.Daha sonrada bütün askerler…”

Nokta…

Artık yazamıyorum kelime dağarcığınız ne olursa olsun işte burada düğümlenip kalıyor insan.

Bir mektupla dünyadaki bütün ahlaksızlık faaliyetlerine müdahale eden Kanuni‘nin torunları bugün beşeriyetin belki de bir daha göremeyeceği hazine sandığının üzerine oturtulup gelip geçenden dilendirilir hale getirilmişse ve gelenin keyfi için geçmişle hesaplaşılıyorsa varın gerisini siz düşünün.

Yorum sizin…