Son Şehzade (Neziroğlu)
Mürekkebin akmadığı yerde kan damlar

Bana ‘it’ demiş ‘itin’ birisi..!

collage

Artık bu kadarı da fazla… Ok yaydan çıktı.

“Ya Örs olup sabit duracak ya da Çekiç olup zamanında vuracak” günlerin arefesindeyiz.

CHP‘li Engin Altan‘ın kısa bir süre önce TBMM‘de yaptığı bir konuşmada “Dünyanın en doğru işini yapsa da , bu hükumeti alkışlayacak halimiz yok!Milletin bize verdiği görev bu kardeşim…” sözleri üzerine patolojik bir analiz yapacaktık.

Ancak CHP sözcülerinin gözlerine bakıp ciğerlerini muayene etme yetimiz “Dur biraz bekle,bu hastalıklı ruh halinin,bu duygu körlüğünün devamı gelecek”  sinyalini vermesiyle rolantide bekledik.

Yanılmamışız..!

Ne acıdır ki ; Cumhuriyyet adına Savcılık yapmış bir zavallının ahlaksız,iğrenç saldırılarına maruz kaldık.

Eski Savcı yeni CHP‘li Vekil Ömer Süha Aldan çıkartılan yeni bir KHK ile 15 Temmuz’da FETÖ‘nün Köpeklerine karşı direnen ve Başkomutanın emri ile sokaklara inen sivil vatandaşlara yönelik kararı  “Bu düzenleme, benim bir sürü itim var, bunları salarım sokağa ve onlara af bile getirebilirim mantığını toplumda yayma anlayışıdır.” ifadelerini kullandı.

Peki ‘İt’ nedir..?

Sözlükte : “Argoda köpeğin eş anlamlısı için kullanılmaktadır. Değersiz, terbiyesiz kimseler için kullanılır.”

Okuyucularımız hatırlayacaktır…

“Çarıklı Erkan-ı Harp” başlıklı seri bir makale kaleme almış ve şöyle giriş yapmıştık:

Tarihte kurduğumuz bir çok İmparatorluk ve devletlerin yapı taşlarında hiç şüphesiz ‘Çarıklı Erkan-ı Harb’ dediğimiz ‘Ak Sakallıların’ harcı mevcuttur.‘ Çarıklı Erkân-ı Harp’ deyimi; Fazla eğitim görmemiş, tahsilsiz ancak her işe kafası çalışan; feraset sahibi, kurnaz, gözü açık, uyanık köylü ve taşralılar için şaka yollu kullanılan bir tabirdir…”

Ve devamında da; YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Bülent Arının ,katıldığı bir TV Proğramında eğitimle alakalı görüşlerini açıklarken moderatörle aralarında geçen şu çarpıcı tespitlerine yer vermiştik.

Benim bakış açım her zaman şöyledir…Bunu açıkça televizyonlarda söylemeye beis yok.Ben daha çok,okumamış,tahsilsiz,cahil bir halkın ferasetine güveniyorum bu ülkede…Ülkeyi ayakta tutacak olanlar,okumamış,hatta ilkokul bile okumamış cahil halkın ferasetidir….’

Moderatör: ‘ Hocam çok ilginç bir şey söylediniz şimdi , o zaman Türkiye’nin okumuş kesiminde veya aydın dediğimiz kesiminde mi bir problem var? Yani Türkiye’yi ateşe sürükleyen o kesim mi?

‘Evet…Evet…Her zaman olduğu gibi Türkiye’nin okumuş kesimi.Yani Profesörden başlayarak geriye doğru en tehlikeli olanlar üniversite mensupları…Ondan gerisi lise ve ilkokul mensupları,en güvenlikli olanlar onlar…Olayları en rahat okuyanlar -çünkü zihinleri berrak- ilkokul mensupları zinhi en berrak olanlardır…Ortaokul ve lise mezunları daha iyidir…Üniversite mezunu olunca durum çok daha vahimdir…Çünkü gidişatı daha iyi okuyamıyorlar zihinleri bulanık…Okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor…Ben açıkçası korkuyorum…Her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum…’

‘Eğitimli İnsan’ yetiştirmekle görevli bir kurumun en tepesinde olan bir Başkanın dudaklarından bu satırların dökülmesi son derece düşündürücü…Demek ki ortada ciddi bir sorun var..!

YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Bülent Arının bu şok edici tespitlerine yorum yapabilmek için onun zaviyesinden bakmalı,hemhal olmalı,empati yapmalıyız…

Eğitim sistemimizin başlıca bir sorun teşkil ettiği yıllarca tartışılagelen bir vakıa.Yaşadığımız sosyal çalkantılarda ‘eğitimli insanların’ başı çektiği,onların düşünce sisteminin referans alındığı da bir gerçek…Çeşitli İzm…İdeoloji ve akımların izdüşümünde ‘eğitimli insan’ portresine rastlamaktayız…Terör elebaşısının bile hukuk okuduğu bir eğitim…

TBMMde Karar mercin de olan eğitimli insanların teröre karşı aldıkları kesin kararlılık  sonucu özelikle Diyarbakır Sur‘da yapılan operasyonlara karşı çıkan , yine eğitimli insanlar olmuştur.

Hatırlayalım ; Güvenlik güçlerinin şehirleri savaş alanına çeviren, hendek ve barikatlarla yerleşim birimlerini yaşanmaz hale getiren terör örgütü mensuplarına karşı yaptığı operasyonlar için bir grup akademisyen ‘katliam’yakıştırması yaptı. Hiçbir ülkenin kendi sınırları içerisinde ‘öz yönetim ilan ettik burayı biz yöneteceğiz’ şeklindeki bir kalkışmaya izin vermeyeceğini bile bile skandal bildiri yayınladılar.

Özel ve devlet üniversitelerinde bulunan 1128 akademisyenin imzaladığı bildiride, Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi gerekiyor’ gibi ifadelere yer verildiğini hatırlayalım.

Teröre karşı verilen mücadelede kendi devletini ‘katliam’ yapmakla suçlayacak ve o suça ortak olmayacaklarını ileri sürenler bu ülkenin ‘en tahsilli akademisyenleri’ değil miydi?

Konumuza döneceğiz ancak biraz daha eskilere gidelim;

Yine “Limbik Sisteminizi Kontrol ettiniz mi?”  konulu bir makale yazmış ve orada da demiştik ki;

 Limbik Sistem , insanın duygu sistemini kontrol eden en önemli parçasıdır.Beyindeki düşüncelerin, duygulara dönüştüğü merkezdir.Hemen her şey  orada şekillenir.Düşünceler Limbik sistemde işlenerek duygularımızı, duygularımız da ruh halimizi etkilemektedir.”

Çünkü aklınıza gelen her düşünce beynimize bir elektrik sinyali göndermektedir.İşte bu sinyaller sistem içerisinde bulunan Hipotalamusa ulaşır.Burası hormon bezlerini yönlendiren uyarıcı hormonları salgılayan çok önemli bir yönetim merkezidir.

Limbik Sistemde  Hipotalamustan sonra gelen bölge amigdala dediğimiz yapıdır.Bu yapı iki tane badem şeklinde sinirsel yapının bir araya gelmesiyle oluşmuştur.Yapılan deney ve araştırmalar göstermektedir ki, amigdalası alınan hayvanların normalde öfke ile tepki verdikleri şeylere artık tepkisiz oldukları saptanmıştır.Ayrıca birçok hissiyatın da amigdala olmadığı zaman çalışmadığı görülmüştür.Kısacası Limbik Sistem duygu,düşünce ve hissiyatlarla alakalı bölgeyi kontrolü altına almaktadır.

Neticede çeşitli telkin ve ikna metotları ile limbik sistem üzerinde yapılan çalışmalar duygu körlüğüne yol açmakta ve insan istenilen bir canavara dönüştürülebilmektedir…

Bu kadar ön bilgi,ülkemizde ‘itaatkar – köle ruhlu ve ‘kendi şah damarını’ kesecek kadar gözü kararan hainlerin nasıl yetiştiğini anlamak bakımından yeterlidir sanırım.

‘Toplumsal ahlak ve mensubiyet şuuru gereği tepki verilmesi gereken şeylerin neden bazı üst düzey CHP‘li kadrolar tarafından bu kadar sıradanlaştığı anlaşılmıştır sanırım.

‘Kan dökmeden Başkanlık sistemini getiremezsiniz.Bu kadar açık ve net söylüyorum’ diyen bir beynin amigdalası alınmış olmalı ki,topluma karşı hissi duyguları çalışmamaktadır.

İşte bu nedenle ‘duygu körlüğü’ yaşayıp adeta birer ‘canavara’ dönüşenler ‘Sandıktan Evet çıkarsa yedi sülalesi ile birlikte İzmir’den denize dökecek ‘  (CHP,Hüsnü Bozkurt )  kadar gözü dönmüş , isminin başında ‘DR’ titri bulunan sosyopatları yetiştirmesi normaldir.

‘Türkiye ile İran savaşa girerse İran’ın yanında yer alırım’ (Eren Erdem ) diyecek kadar ihanete bulaşan CHP milletvekillerinin olması da normaldir.

Veya, sosyopatların gür sesi Muharrem İnce gibi aynı davayı savunan yakın mesai arkadaşı dul bir bayanı taciz edip ‘Abazayım çabuk bir taksiye atla gel’ diyecek kadar alçalan ve isteği reddedilince de ‘anasına küfreden’ bir sosyopatın çıkması da normaldir.

Veya Gezi Olaylarında çapulçulara müdahale eden Polisimize karşı ‘Ulan Ak İtler sizin ananızı avradınızı ….’ diyecek kadar alçalan CHPli Levent Göklerin olması da normaldir.

‘Gökten indiğine inanılan kitaplara göre hareket edemeyiz.Bizim için tek kitap Nutuk’tur.Nutuk’ta ne Ramazan ayı ne de Oruç var’ diyerek toplumu gerici Tweet atan Gamze Akkuş İlgezdi‘lerin olması da normaldir.

Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz…Bunları hatırlatmalıyız ki bugün 15 Temmuz şehit ve Gazilerine “İtler” diyecek kadar Amigdalası alınıp duygu körlüğü yaşayan sözüm ona “İtlerin” çıkmasına şaşırmamalıyız.

Geçmişi şaibelerle dolu olan Savcı Ömer Süha AldanKılıçdaroğlu‘nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemde, SSK‘daki yolsuzluk operasyonları yapan savcıydı. O dönemde SSK üzerinden gerçekleşen vurgunla devlete ait milyonlarca lira birilerine peşkeş çekilmişti. ‘Neşter operasyonu’ olarak bilinen soruşturmaları yürüten savcı Ömer Süha Aldan,nedendir bilinmez CHP’nin Genel Başkanı olan Kılıçdaroğlu tarafından ödüllendirilerek milletvekili yapıldı. Bu hareket akıllara “Savcı Kılıçdaroğlu’nun adını temize çıkardı, Kılıçdaroğlu da onu vekillikle mi ödüllendirdi?” sorusunu akıllara getirmektedir.

En başta CHP seçmenine karşı saygısızlık yapan Amigdalası alınmış duygu körlüğü yaşayan CHP kurmaylarının acilen bir kliniğe yatmaları gerekmektedir.

Vesselam…

İlhan Nezor

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol