Kılıçtaroğlu’nun Amigdalası alınmıştır..!
Hep merak etmişimdir ‘bunlar neden böyle?‘ diye..!
Kuruluşundan bugüne CHP’nin toplumu geren, ayrıştırıcı tutum, davranış ve açıklamalarına şahit olmaktayız.Son yapılan Referandum sonrası , kendileri gibi düşünmeyenleri İzmir’den denize dökecek kadar gözleri karardı.
Özellikle inanç sistemlerini sorgulama yetisini kendinde bulan bir hakla , varlık sebebi oluşturmaya yönelik çabalarından bir türlü vazgeçmemektedirler.Böyle bir davranış biçiminin psikolojisini hep merak etmişimdir. Neden CHP terminolojisinde ‘din ile kavga etmek’ vardır? Dini vicdanlara hapsetmekle neyi amaçlamaktadırlar?Neden CHP ülkemiz bunca saldırı altındayken düşman saflarında yer almaktadır?
Son olarak ellerine tutuşturulan kara probaganda malzemesi bir takım sahte belgeleri hiç bir fizibiliteye tabi tutmadan insanların yarısının teveccühünü kazanmış bir şahsa karşı kullanmaktan hicab duymamaktadırlar.
Bu ve benzeri sorular yıllardır cevap aradı beynimde…
Netice de On altı yaşlarında okuduğum ve yayınlandığı yıllarda soğuk savaş dönemini çıplaklığı ile anlatan , bugün bile sahasında baş yapıt kabul edilen George Orwel’in ‘1984′ aldı eseri geldi aklıma.
O yaşlarda okuduğum bir pasaj yıllar sonra CHP ‘de ki bu saldırgan tutumun cevabı niteliğinde idi.
‘Açıkçası, Parti’nin dünya görüşü, onu hiç anlayamayan insanlara çok daha kolay dayatılıyordu. Gerçekliğin en açık biçimde çarpıtılması böylelerine kolayca benimsettirilebiliyordu, çünkü kendilerinden istenenin iğrençliğini hiçbir zaman tam olarak kavrayamadıkları gibi, toplumsal olaylarla yeterince ilgilenmedikleri için neler olup bittiğini de göremiyorlardı…
Hiçbir şeyi kavrayamadıkları için hiçbir zaman akıllarını kaçırmıyorlardı. Her şeyi yutuyorlar ve hiçbir zarar görmüyorlardı, çünkü tıpkı bir mısır tanesinin, bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi, yuttuklarından geriye bir şey kalmıyordu.’( 1984 / Can Yayınları – 57. Baskı Sf. 174)
Bundan sonra yazacaklarımı kavrayabilmek için bu pasajı defalarca okumak gerektiği kanısındayım.
Çünkü,ortada ‘patolojik’ bir durum söz konusudur.
Dünya ve ülke gerçeklerinin bu denli çarpıtılıp taraftar toplanması ve kolayca benimsettirilmesi ‘otopsi‘ edilmeden anlaşılacak gibi değil.
Şimdi bu derin analizi yapamaya başlayalım…
İnsanları etkileme ve kandırma konusunda kimse ‘CHP’li Sol sosyopatların’ eline su dökemez; kolay kolay kimsenin inanmayacağı yalanları, allayıp pullayarak yutturmakta çok beceriklidirler.
Bu sosyopatların etki alanlarına girmemek, oyununa gelmemek, kısaca zarar vermelerine fırsat vermemek için bu kişileri anında teşhis etmek yaşamsal önem taşır.
Harvard Üniversitesi‘nden psikolog Dr. Martha Stout, ‘Yanı Başınızdaki Sosyopat’ isimli kitabında sosyopatı tanımlayarak , bunlardan uzak durmanın önemine dikkat çekiyor.
Şimdi CHP GNL BŞK’nının bunca sahte belgelerle saldırı yapması ve defasında da fiyasko ile sonuçlanması karşısında utanmaması ve özür dilememesini anlayabilmek için Dr. Martha Stout ‘un su tespitlerine kulak verelim…
‘ Utanma, suçluluk veya pişmanlık duymazlar. Aslında beyinlerinde bu duyguları işleyebilecek bir merkez yoktur; varsa bile bozuktur. Dolayısıyla en ufak bir vicdan azabı duymadan insanları kolayca kandırabilir, tehdit edebilir veya zarar verebilirler. Kendi çıkarları için başkalarına zarar vermekten çekinmezler. ‘Başarılı’ bir sosyopatın bir ülkede üst düzey mevkilere rahatça yükselmesi bu yüzdendir…
Deneyimleri ile ilgili beklenmedik yalanlar icat etmekte çok ustadırlar. Olayları o kadar abartırlar ki bir noktadan sonra saçmalamaları kaçınılmaz hale gelir. Ancak çarpıtılmış gerçekleri bir öykünün arasına ustaca gizleyerek, saf ve iyi niyetli insanları yalanlarına kolayca kandırırlar…
İnsanlara hükmetmeye bayılırlar. Bedeli ne olursa olsun her tartışmada ve kavgada kazanan taraf olmak isterler…
Çoğu zekidir, ancak zekâlarını diğer insanları kandırmak için kullanırlar. Yüksek IQ’lu olanlar toplum için gerçek bir tehdit unsuru olabilirler. İşte bu nedenle yasalara yakalanmadan cinayet işleyebilen seri katillerin çoğu sosyopattır…
Sevme ve âşık olma yeteneğinden yoksundurlar. İstediklerini elde etmek için severmiş, empati duyarmış gibi yaparlar. Gerçek yaşamlarında kimseyi sevmezler…
Sıradan insanlardan farklı olarak tuhaf karşılanabilecek davranışlarda bulunurlar. Normal sosyal ilişkileri kopuktur. Tehlikeli ve mantıksız eylemlerde bulunmaktan çekinmezler…
Şiirsel bir dilleri vardır. Sözcükleri çok ustaca kullanırlar. İnsanları konuşmalarıyla kendilerine hayran bırakacak kadar iyi hatiptirler. Öykü anlatma ve şiir okumada ustadırlar…
Hiçbir zaman özür dilemezler. Yanlışlık yapmış olduklarına inanmazlar; suçluluk hissi duymazlar. Hatalı oldukları kanıtlanmış olsa bile özür dilemezler ve saldırılarına devam ederler…
Derin bir hayal aleminde yaşarlar. Bütün bu özellikleri nedeniyle bir sosyopatla mantık çerçevesinde tartışılmaz. Tartışmaya girmek yalnızca zaman kaybına neden olur…’
Dr. Martha Stout‘ in bu tespitleri siyaset sahasına girdiği günden beri CHP ‘nin birebir kopyasıdır.Gerçek hayatta ve siyasi yaşamlarında çalışma metotları ile birebir örtüşmektedir.
Peki böyle bir CHP ile mücadele etmenin , yani sosyopat aklı açığa çıkarmanın metodları ve onlarla mücadele yolları nelerdir..?
Stout onun da cevabını veriyor:
‘Sosyopatların ortaya attıkları hayal ürünü olayları çürütmek için ayrıntılarla ilgili bilgi sorun. Ayrıntıların ne kadarının gerçeklerle örtüştüğünü araştırın. Sorgulamaya başladığınız zaman ortaya bir dizi tutarsızlık çıkacaktır. Sosyopat olduğundan kuşku duyduğunuz kişiyi bu tutarsızlıklarla yüzleştirin ve davranışlarını izleyin. Normal bir insan verdiği bilgiler arasında tutarlılık sağlamaya çabalarken, sosyopatların pek çoğu sorgulanmayı hakaret olarak algılar, tepkileri öfke ve saldırganlık şeklinde ortaya çıkar…
Sosyopatın çevresindeki hayranları, genellikle yaratmış olduğu hayal ürünü olayları gerçekmiş gibi içselleştirme eğilimindedir. Sosyopat politikacıların çevresindeki ‘müritleri’, ustalarının ağzından çıkan her sözü doğrulamaya hazırdır. Örneğin milyonlarca işsize iş alanı yarattığını iddia eden politikacı, aslında bir işsizler ordusu yaratmış olsa bile, çevresindekiler işsizliğin azalmış olduğu yönünde beyanlarda bulunur. Dolayısıyla gerçekleri sosyopatın etki alanı dışındaki çevrede araştırmalısınız. Sosyopatın verdiği bilgilerle gerçekler uyuşmadığı zaman bir sosyopatla karşı karşıya olup olmadığınızı anlayabilirsiniz…
Sosyopatın karşısına yalanlarını ve sahtekarlıklarını ortaya koyan kanıtlarla çıktığınızda, sizi kendisine karşı komplo kurmakla suçluyorsa bilin ki karşınızdaki gerçek bir sosyopattır…’
Bu tespitleri madde madde , satır satır CHP‘nin siyasi yaşamında aramaya kalkarsak birebir örtüştüğünü göreceğiz.
Şimdi gelelim konun bam teline…
Asıl üzerinde durma ihtiyacı hissettiğimiz şey ise CHP‘nin bu Sol Sosyopatlarının Limbik Sistemi…
Hatırlarsanız bir makalemize ‘Limbik Sisteminizi Kontrol Ettiniz mİ..?’ başlığını atmıştık.
Ve orada demiştik ki;
Limbik Sistem ,insanın duygu sistemini kontrol eden en önemli parçasıdır. Limbik sözcüğü Latincede ‘Sinir’ anlamına gelmektedir.Beyindeki düşüncelerin, duygulara dönüştüğü merkezdir.Hemen her şey orada şekillenir.Düşünceler Limbik sistemde işlenerek duygularımızı, duygularımız da ruh halimizi etkilemektedir.
Gelişen teknolojik veri tabanı başta ‘Depresyon’ olmak üzere çeşitli Psikolojik rahatsızlıkların temelinde Limbik sistemin etkili olduğunu göstermektedir.Eğer limbik sisteminizde herhangi bir problem olduğunda beyninizde genelde olumsuz düşünceler dolaşır ve tekrar sağlıklı bir yapıya kavuşmak için limbik sistemin tedavi edilmesi gerekir. Çünkü aklınıza gelen her düşünce beynimize bir elektrik sinyali göndermektedir.İşte bu sinyaller sistem içerisinde bulunan Hipotalamusa ulaşır.Burası hormon bezlerini yönlendiren uyarıcı hormonları salgılayan çok önemli bir yönetim merkezidir.
Peki bu nasıl gerçekleşmektedir?
Limbik Sistemde Hipotalamustan sonra gelen bölge amigdala dediğimiz yapıdır.Bu yapı iki tane badem şeklinde sinirsel yapının bir araya gelmesiyle oluşmuştur.Yapılan deney ve araştırmalar göstermektedir ki, amigdalası alınan hayvanların normalde öfke ile tepki verdikleri şeylere artık tepkisiz oldukları saptanmıştır.Ayrıca birçok hissiyatın da amigdala olmadığı zaman çalışmadığı görülmüştür.Kısacası Limbik Sistem duygu,düşünce ve hissiyatlarla alakalı bölgeyi kontrolü altına almaktadır.
Neticede çeşitli telkin ve ikna metotları ile limbik sistem üzerinde yapılan çalışmalar duygu körlüğüne yol açmakta ve insan istenilen bir canavara dönüştürülebilmektedir.
Mensubiyet şuurundan yoksun siyaset ve açıklamalarda bulunan başta Kılıçtaroğlu olmak üzere CHP Milletvekillerinin öyle anlaşılıyor ki amigladası alınmıştır.Bu nedenledir ki mensup olduğu milletin manevi değerlerine saldırmakta ,çeşitli söylem ve eylemleri ile toplumu ayrıştırmakta bir beis görmemektedirler.
‘Duygu Körlüğünden’ kaynaklanan bu durum ‘ Evet çıkarsa yedi sülalesi ile birlikte İzmir’den denize dökecek ‘ (CHP,Hüsnü Bozkurt ) kadar gözü dönmüş , isminin başında ‘DR’ titri bulunan sosyopatları yetiştirmesi normaldir.
‘Türkiye ile İran savaşa girerse İran’ın yanında yer alırım’ (Eren Erdem ) diyecek kadar ihanete bulaşan CHP milletvekillerinin olması da normaldir.
Veya, sosyopatların gür sesi Muharrem İnce gibi aynı davayı savunan yakın mesai arkadaşı dul bir bayanı taciz edip ‘Abazayım çabuk bir taksiye atla gel’ diyecek kadar alçalan ve isteği reddedilince de ‘anasına küfreden’ bir sosyopatın çıkması da normaldir.
Veya Gezi Olaylarında çapulçulara müdahale eden Polisimize karşı ‘Ulan Ak İtler sizin ananızı avradınızı ….’ diyecek kadar alçalan CHP‘li Levent Gök‘lerin olması da normaldir.
Ve ‘Atatürk katildir,Dersim’de katliam yapmıştır’ açıklamasında bulunan Sezgin Tanrıkulu gibi CHP vekilinin de olması normaldir.
VE …ve…ve… diyerek yüzlerce örnek verebiliriz…
Son olarak da Kılıçtaroğlu‘nun sık sık gündeme getirdiği sahte belge tartışmaları da bu bağlamda değerlendirilebilir.Yani Amigdalası alınmış bir limbik sistemle hareket ettiği aşikardır.Çünkü,ucuz belge,bilgi ve paçavralarla kürsüye çıkması ve dahası Tayyip Erdoğan gibi “Horasan Yolu” nun“ savaşçısına karşı bu çirkin iftiraları atması bunun bir kanıtı niteliğindedir.
Dolayısıyla Limbik Sistemi ile oynanmış , Amigladası alınmış bir CHP ile karşı karşıyayız.
Artık yapılması gereken şey CHP nin bu sosyopat davranış biçimini,bu Patolojik durumu Tababet (Tıp) kurumuna havale etmektir.
Umulur ki Tıp bir çare bulacaktır…
Vesselam…
İlhan Nezor