DEVLETİN KORUNABİLMESİ İÇİN FETVA İSTENİR Mİ?

Gün geçmiyor ki şu “Pensilvania Zangoçlarının” saçmalıklarına bir yenisi eklenmesin.Bu konuda bir kaç yazı kaleme alıp “üzerinde durmaya değmez” diyerek çöplüğe attığımı sanıyordum.
Milletimizin yüksek seciyesinin bu saçmalıklara rağbet etmiyeceği ortadayken, bazı provakatörlerin bu “ölü fikirler” üzerinde otopsi yapmaya devam etmelerine bir anlam veremiyorum.Her iki vatandaşından birinin oyunu almış ve giderek güçlenen bir siyasi partiyi icraatlarıyla başbaşa bırakmak yerine, “otorite” kabul ettikleri şer odaklarının talimatları doğrultusunda akla hayale gelmeyecek entrikalar peşinde koşmaya devam ediyorlar.
Uzun bir zamandır internet ortamında sıkça rastladığım ve “deli saçması” diyerek zamanımı çalmasına müsaade etmediğim bir paylaşım, yine sıkça karşımıza çıkar oldu.Buna bir de “paralel piramitin” bir kaç basamağına tırmanan arkadaşımın “peki ya buna ne dersin?” diyerek sorması eklenince cevap vermek hasıl oldu.
Efendim konu şu; ihanet şebekesi bir takım montajlarla “tape” süsü verilen bir konuşmayı deşifre etmiş.Sözde Tayyip Erdoğan, İlahiyatçı Prof Hayreddin Karaman’ı arayarak “devletin korunabilmesi için müslüman birinin öldürülüp öldürülmiyeceği”konusunda “fetva” istemiş.Karaman‘ dan “öldürülebilir” fetvasını alan Tayyip Erdoğan hemen MİT müşteşarı Hakan Fidan‘ı arayarak “Tamam,ben fetvayı aldım şu işi hallet”diyormuş.
Peki kimmiş bu “devletin korunabilmesi için” ölümüne fetva istenen kişi?
Nizam-ı Alem davasının yılmaz bekçisi,Yusufiye Medresesinde beş yılı hücre olmak üzere 7. 5 yıl bedel ödeyen bir büyük dava adamı Muhsin Yazıcıoğlu…
Ve şu çılgınlığa bakarmısınız!Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki Muhsin Yazıcıoğlu gibi bir iman abidesi ülkenin korunabilmesi için tehdit olarak görülüyor ve öldürülmesi için fetva isteniyor.“Aldanmış ruhlar” da bu deli saçması sözlere inanıyor öyle mi? Tabi,tezgah Kainat İmam’ ı nın olurunu alınca iş adeta ibadet şeklini alıyor onlar nazarında.Çünkü o,kutsanmış bir ruh , hata yapması ve eleştirilmesi mümkün değil (!).
Ak Parti’ye olan bu kin,bu nefretin kaynağı nedir böyle?
“Paralel oluşuma” karşı cephe alan herkes gün gelir Fuat Avni’lerin kumpasına düşer.
Örnekler mi istiyorsunuz; Gülen‘e dava açan zamanın DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel‘e yapılan seks kaset şantajı…1999’da Gülen aleyhinde yayın yapan bazı tv kanalları,gazete ve dergilerde yer alan haberler Gülen’in “ruh sağlığını bozduğu” gerekçesiyle “düğmeye kimin bastığı” arayışına girilmiş ve gazeteci Ali Kırca’nın “ben bastım” deyişiyle kendisine düzenlenen seks kasedi…Cübbeli Ahmet Hoca‘nın Teketek Proğramında ilgili bazı sorulara “diyalogcular” diyerek bir yerlere işaret etmesi yine bir seks kasedi olarak karşımıza çıktı…Gülen‘in 2010 Refarandumundaki tutumunu sert bir şekilde eleştiren Bahçeli bu çıkışının bedelini 16 Genel Başkan Yardımcısının neredeyse yarısının seks kasetleriyle karşılaştı ve büyük bir darbe aldı.
Görüldüğü gibi Gülen‘in ruh sağlığını bozan kim varsa yatak odalarına girilmiş.Bu olaylar silsilesi tesadüf olamaz.Himmetten topladıkları paralarla insanların haremine girilmek istenmiş.
Gerçek olan şu ki,milletimiz her hayırlı işte daima bir yarış içinde olmuştur.Fakir fukara,garip gurebanın çocuklarını imanlı bir şekilde eğitmek ve toplum hayatına kazandırmak maksadıyla yola çıkan bu haraket kadirşinas milletimizin kısa zamanda teveccühünü de kazanmış oldu.Dini hassasiyetleri yüksek olan halkımız bu hayırlı işte geri duramazdı.Yıllarca kriptolu akılların,masonik dayatmaların yönetimi altında varlık savaşı veren bir halk Anadolu’nun bağrından çıkan bu hareketi destekledi.İstiyordu ki bizim de çocuklarımız her mevki ve makamda ve hayırlı hizmetlerde bulunsun.Kimse Anadolu ikliminin ötekileştirilmesine müsaade etmesin.Kimse çocuklarımıza “bidon kafalı,göbeğini kaşıyan adam” diyerek hakaret etmesin.Bu halisane duygular içinde her türlü desteği verdi halkımız.
Bu nedenledir ki, amaç “eğitim” olunca gelen bütün iktidarlar da her mevzuatı serdi önlerine.Bütün işlerinde bürokratik engeller kaldırıldı.Anadolu gençlerinin vesayetçi zihniyet karşısında mücadele alanı genişletilmiş oldu.Bir çok siyasi lider bu hizmetlerin yanlarında yer aldı ve onlara taltif ve teşekkürlerini sunarak göstermiş oldu.Yıllarca esirTürk Dünyası’nın bağımsızlığı için mücadele eden Alparlan Türkeş “Bizim yapamadıklarımızı,hayallerimizi siz gerçekleştirdiniz.” diyerek yurt dışındaki okul çalışmalarını desteklemişti.Demirel ve Özal Türki Cumhuriyetleri’ndeki devlet başkanlarına “güven mektubu” göndererek adeta kefil oluyordu.Bugün şehadeti üzerinden rant elde etmeye çalıştıkları rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu davet edildiği her toplantıya katılarak yanında olduklarını göstermiş oldu.Ta ki, Vatikan tarafından organize edilen “dinler arası diyalog” çalışmalarının başladığı güne kadar.
İslami hassasiyetleri yüksek olan Muhsin Yazıcıoğlu, bu diyalog çalışmalarının tehlikeli olduğunu sezmiş ve sert eleştirilerde bulunarak geri adım atılması yönünde çağrılar yapmıştı.Ne oldu ise bu aşamadan sonra oldu. Yazıcıoğlu ile cemaat arasında ki ipler koptu.Bu projenin Vatikan’ın kirli emellerine hizmet etmek olduğunu ve Türk Milleti’nin bu kirli tezgahta yer alamayacağını,Peygamber efendimizin Risaletini kabul etmeyen,onu eli kılıçlı bir katil gibi lanse eden Katolik dünyasının projelerine “çalışmalarınızın bir parçası olmak istiyoruz” diyerek boyun eğilmesinin alçaklık olduğunu her ortamda söylemekten kaçınmamıştır.Gönlünü mütedeyyin Anadolu halkından çevirip Vatikan’la işbirliği içine giren Gülenist tayfalar büyük proje dedikleri diyalog çalışmalarına engel olacak her oluşumu fişleyip kamuoyu önünde itibarsızlaştırma yoluna gitmişlerdir.
Bugün Sümeyye Erdoğan‘ın ölüm emrini verecek kadar gözü dönmüş bu haşhaşiler ,Tayyip Erdoğan’a ülkenin bölünmesini önlemek için müslüman öldürülmesinin fetvasını istediği iftirasını atacak kadar zıvanadan çıkmışlardır.Eşyanın tabiatına aykırı olacak kadar aykırılıklarını Ak Parti düşmanlığında patentlemeye çalışan bu zavallılar bu salakça iftiralarını Allah’tan korkmadan ,Yazıcıoğlu’nun açılım sürecine karşı olduğu ve iktidarı sert eleştirilerle bombardımana tuttuğu için süikaste uğradığını ileri sürmektedirler.
Allah’ım sen bizi bu Paralel şebeklerin şerrinden koru.Biz de Hz.Musa gibi sana soruyoruz”Allah’ım içimizde ki bu hainler yüzünden bizi helak eder misin?”
İlhan NEZOR